ŞEHRİN GÜLEN YÜZLERİ

-M.Yavuz Arıtürk yazdı.

1953 SİİRT DOĞUMLU REMZİ ERDAL…

Öncelikle EQ’sunun Einstein’ın EQ’sundan daha yüksek olduğunu rahatlıkla iddia edebileceğimiz bir hemşerimizden söz ettiğimizi biliyorsunuz. Evet EQ’su Einstein’ınkinden en az dört puan yüksektir. Çünkü o, ortalama 1.400 gram ağırlığındaki gri et parçasının aslında hiçbir işe yaramadığını Einstein’den çok daha erken yaşta fark etti. Einstein’dan önce dilini çıkardı, tüm çağdaşlarına nanik yaptı ve bize bedenini bırakıp çekip gitti. Şükür ki bedenini bıraktı; çünkü onu da götürse dünyanın aklı eksilecekti.

Evet, o yıllar önce akıllılık edip gitti. Ama –tövbe- sanki çamurdan değil de gülücükten yaratılmış bedeni 56 senedir aramızda dolaşıyor. Yıllardır güneşin üzerine doğan bu insan, istisnasız her sabah erken saatlerde yollara düşüp, her gördüğüne gülücükler dağıtır. Dağıttıkça çoğalan sermayesi vardır Remzi’nin. Bu yüzden herkesin asık suratla yürüdüğü saatlerde ona buna takılır, şakalaşır. Bazen günümüzün yoğun, stresli yaşamında hayati önem taşıyan bir antidepresan gibidir. Ama her zaman vitamindir, hem de multivitamin.

Bu güne kadar kimseye zarar verdiği görülmemiş, ama nadiren de olsa sinirlendiği olmuştur. Kuyuya taş atmışlığı yoktur Remzi’nin. Hep bizim attığımız taşları çıkarır. Hem de zorlanmadan.

Taklit yapmaktan, özellikle siren sesi çıkarmaktan fazlasıyla hoşlanır. Siirt eski valileri Recep Birsin Özen, Atilla Koç ve Mehmet Süer dâhil, şehrin tüm Valileri, Belediye Başkanları ve ileri gelenleriyle gayet samimi olan Remzi, kimseden para istememesiyle de tanınıyor. Sıkı bir Siirt spor fanatiğidir aynı zamanda. Maç kaçırmaz.

Sevimli hareketleriyle taraftarı da futbolcuyu da coşturur. Bir de medeni cesareti vardır ki dillere destan.

1984 yılında Siirt’e Vali olarak atanan Recep Birsin Özen, ilk geldiği günlerde yanında korumalarıyla şehri dolaşmaya çıkar. Güres caddesinde gezerken birileri Remzi’ye, karşıdan gelen lacivert takım elbiselinin yeni Siirt valisi olduğunu fısıldar. Remzi bir an bile duraksamaz. Hemen meşhur yürüyüşüyle valiye yönelir. Kendini tanıtma gereği bile duymaz. Klasik selamını verir ve harika Türkçesiyle; “Hoş geldin vali paşa,” der. Yanındakiler valiye Remzi’yi tanıtırlar. “Yarın saat tam sekizde yanıma gel,” der vali Remzi’ ye. Remzi bu, unutur mu? Ertesi sabah saat tam sekizde valiliktedir.

Remzi; “Vali paşa nerede?” diye sora dursun, vali biraz gecikecektir. Saat 8.30 olduğunu vali beyin geldiği Remzi’ye rapor edilir. Remzi kışkırtıcı gülüşüyle valiye yaklaşır, saatsiz bileğini gösterir ve sorar; “Saat kaç vali paşa?

Belki de, “Siirt’te işimiz zor,” diye geçirir içinden Recep Birsin Özen bey ve yanındakilere; “Baksanıza Remzi beni tenkit ediyor,” der.

Böyledir Remzi. Bazıları gibi, güldürmek için yalan atmaz. Aslında belki insanları güldürmek gibi bir derdi de yoktur. Gördüklerini, duyduklarını kendi özgün yorumlarıyla anlatır, kozmik komedyayı deşifre eder, hepsi bu.

Temiz, tertemiz olduğu için söyledikleri aleyhimize de olsa, kızmaz güleriz. Birinden duysak veya biri bizden duysa tahammül edilmeyecek sözleri bile ondan duyduğumuza keyifleniriz…

Öyle ya; hangimiz bir memura yaklaşıp, “Bu gün hasılat nasıl?” diye sorup, hem hak ettiğimiz tebessümü alabiliriz?

İlginçtir; nüfus cüzdanı yoktur, bu yüzden vatandaşlık numarası da yoktur. Tabi bir de oy hakkı yok. Buna rağmen onun için, Siirt’in en tanınmış simasıdır dersek, şüphesiz abartmış olmayız. Oldukça popülerdir. 1970’li yıllardan sonra Siirt’te bir süre görev yapmış herkes, bulunduğu yerde bir Siirtliyle karşılaşsa, önce Remzi’yi sorar.

Belki Remzi pak ve temiz fıtratıyla onu da sıkıntılı bir anında biraz eğlendirmiş, biraz güldürmüş, bir an için bile olsa derdini unutmasına vesile olmuştur. Evet öyledir Remzi. Hepimizi bir gün eğlendirmiştir.

Ama hep eğlendirecek değil ya… Zaman zaman Remzi de eğlenme ihtiyacı duyar. Burhan’ı veya Celal’i bulsun bulmasın, eğlenmek istedi mi de baya eğlenir.

Gün olur, Ramazan ayında, elinde cola şişesiyle dolaşır ve görenlere fetva verir; Cola oruç bozmaz der. İçin, için, siz de için.

Gün olur anons yapar; Elini megafon gibi kullanarak garip anonslar yapmaktan hoşlanan Remzi, bir ara Siirt’te bulunan yıldız futbolcu Sergen Yalçın’ı gözüne kestirir. Canı eğlenmek istemiş ya, başlar anonsa; “Dikkat dikkat, Sergen Yalçın’ın insaniyet namına belediyeye gelmesi rica olunur!”

Remzi’yi tanımayan ve bu özelliğinden haberdar olmayan Sergen ise bu anonsla irkilir. Ne olduğunu anlamaz, şaşkın gözlerle etrafa bakar. Sonra çevredekilerden bunun Remzi’nin klasik bir şakası olduğunu öğrenir. Antrenmandan hemen sonra ilk işi Remzi ile tanışmak olur. Bu gülen yüzümüzü, biraz daha eğlenmek(!) için kızdıran bazı vatandaşlarımıza, Remzi, hak ettikleri küfürleri söylemekten de geri kalmıyor. Ama insanlar Remzi’nin küfürlerinden bile alınmıyor ve kahkahalarla gülüyorlar.

Güldüğü zaman da, kızdığı zaman da hem güldüren hem de düşündüren, şehrimizin sevimli siması Remzi’yi seviyoruz. O dereyi çoktan geçti, biz ise hâlâ köprüyü arıyoruz.

(*) Remzi’yi ve onun gibi gülen yüzlere sahip diğer hemşerilerimizi tanıtmaya devam edeceğiz. Bildiğiniz ve duyduğunuz esprilerini bize ulaştırarak onlara olan borcunuzu ödeyebilirsiniz.

Yorum yazabilirsiniz...