Kalemden Vizöre, Vizörden Kaleme…

-Murat Varol yazdı.

KALEMDEN VİZÖRE

Eski Bir Öğrenciden Öğretmenine Notlar:

Öyle bir aşk düşünün ki tek bir insandan tüm varlığa olsun, yaratılmış her şeyi kucaklayan bir gönül hayal edin ya da ismet hocayı tanıyın. O dağları bir ceylan gibi, çiçekleri bir arı gibi, denizi bir balık gibi, ağaçları bir kuş gibi, keşfetmeyi bir kaşif gibi, insanları Mevlana gibi seven tek bir yürekte binlerce yüreği barındıran ismet hocayı…

Doğmanın sorun olmadığı fakat yaşamanın bir ustalık olduğu dünyada ütopik bir yaşam süren ismet hoca, başarıyla sürdürdüğü biyoloji öğretmenliği mesleğinin yanı sıra o bir gezgin, doğa fotoğrafçısı, yazar ve şair…

Doğa bilimleri ve sosyal bilimlerdeki uğraşlarıyla üstlendiği tüm rolleri doğaçlama oynayan bir yaşam ustasıdır ismet hoca. Esprili üslubu ile onu tanıyanların gönüllerinde yer edinen İsmet hoca, dilindeki şerbeti doğanın çengelsiz kazanında demleyen mizacı ile serüven meraklısı ruhun kesişim noktasıdır. İsmet hoca, aklının ve kalbinin kesiştiği yeri koruyan ender insanlardan.

Öğrencileri ve onu tanıyan çocuklar tarafından ismet baba lakabını alacak kadar babacan, halı saha maçlarında kalede kaplan kesilen, sevgide sonsuz nefrette hiç olan, unutulmayan ve unutulmayacak olan ismet hoca (baba, hacı, kâşif, yazar, düşünür, gezgin ve seyduna…)

Ampul olmasaydı onu icat edecek bilim merakı, yolumuzu karartan bütün engelleri aydınlatacak dünya  görüşü, gidemediğimiz göremediğimiz yerleri, varlığını bile bilmediğimiz bitkileri, hayvanları bizlere sunan gezgin doğa fotoğrafçısı, barış ve kardeşlik elçisi, özgürlük abidesi…

Dedim ya iyonik yaşamın ustası ismet nakipoğlu…

VİZÖRDEN KALEME

Bir Öğretmenden Öğretmen Arkadaşına Notlar :

Bende burada onun arkadaş ve dost yönünü ekliyorum. Gerçek arkadaşlığın yüzeyde; görünürde ya da karşındakinin seni görmek istediği formatta olmadığını ispatlamış bir arkadaşlığımız var onunla. Birbirini kıyasıya eleştiren ‘’kavgada söylenemez’’ denilen şeyleri birbirlerine söyleyebilen ( gerçi kavgalar da  söyleriz de)  Ertesi gün birbirine  hiçbir şey olmamış gibi davranacak kadar yüzsüz(!) olabilen kaç insan vardır ki. Yani arkadaşına bu kadar ayrıcalık tanıyabilen.

– Ha herkese bu kadar hoşgörülümüdür H A A  A Y I R!…

Yukarıdaki görüşler bir öğrencinin öğretmenine karşı duyduğu hisler olabilir. Ama bu adam öyle çiçek böcek ağaç ve herkesi seven bir sosyete ( burjuva) hümanisti değildir.

Sevmedikleri ve tepki vermekten çekinmedikleri de vardır. Zaten bu tiplere de bakarsanız yerden göğe kadar haklıdır. Onun hümanizmi herkesi bir sevgi çemberine alan değil; küçük bir noktadan başlayıp; gittikçe genişleyen çemberlerden oluşan herkesin farklı bir çemberde durduğu bir hümanizm. Yani dogmatik bir hümanizm değil akılcı bir hümanizm.

Vizörümüze yansıyan başka başka kareler….

Yorum yazabilirsiniz...