İnsanın Anavatanı Çocukluğudur

Aydınlıklara yalvarış güneşin ve ışığın her gün doğduğu en doğudan.
İnsanın anavatanı çocukluğudur derler. Kişi erişkin bir birey olduğunda en bunalımlı dönemlerinde sığındığı en güvenilir liman çocukluğudur. Yeniden gülümseme cesaretini aradığımız yer olan anavatan bazı çocuklar için karanlık ve rezil zebanilerle dolu….

Karanlık ve kirletilen insanlığın kurbanı o biricik çocuk dünyalarımız.

Karanlıkların bol mukuslu ve salyalı ağızlarınızdan yükselen sapkın dişleriniz varoş yoksulluğundaki çocuklara ısırıklarını atarken, insanlık yılana sarılıyor…
—Hey yavrum -hey! Memleket sizinle gurur duyuyor! Hayvan olmak bile daha büyük bir erdem oluyor. Karanlığın karaya değil yine karanlıklara vurduğu bu yerlerde ahlak vicdanını katletmişse; insanlığın faili meçhul biri olmaktan çıkıp insan denilen o kahramana dönüşüp, aydınlığı tutuşturması ve karanlıkları iğdişleştirmesi bekleniyor…

Gün ışığı döngüsünü yani devri âlemini tamamlayarak, yeniden hep yenilenerek anımsattığı doğudaki kadim aydınlıktır aslında.

Ve güneş hep doğudan doğar….

Fotoğrafta ışık ve kaynağı güneş birazdan doğudaki bu çocuğun sırtı sıra çekip gidecek. Ve her zaman ki gibi batıdan gelen gölgeler karanlığı getirecek.

Doğudaki bu çocuğun kırmızı plastik çizmeleri bir ironi olarak ‘Kırmızlı Başlıklı Kız’ veya ‘Çizmeli Kedi’ massallarını anımsatabilir. Kırmızı plastik çizmeli çocuk muhtemelen bu masalların kahramanlarını hayal dünyasında konuk edemeyeceği gibi bekli de; bildiğimiz anlamda oyuncağı da asla olmayacak. Ve çaresizlik ne büyük bir esin kaynağıdır insana…

Oysaki sonraki yeni günün aydınlık ışıkları çocuğun elindeki yaratıcı oyuncakta aydınlıkları mayalıyor.
Güneş yarın ve de yarınlar bu terme çatma araba! Oyuncağın dahi haneliğinden doğacak bunu görebilenler umuda ve aydınlıklara çocukça gülümsesin…

Yorum yazabilirsiniz...