Eleştiren Yoksa Hep Doğruyum

-Murat Yardım yazdı.

bottle-in-the-bottle-128x128Eleştiri….. yaşamımızın vazgeçilmez gerçeği belki de. Başarı ve
gelişmenin olmazsa olmaz koşulu eleştiri ve onun bir türü olan
özeleştiri.
Gerçekten de bilimde, sanatta , sporda ve tüm yaşamımızda
eleştirinin yeri büyüktür ve hatta eleştirinin olmaması imkansızdır.
Gelin görün ki benim anlamaya ve anlatmaya çalıştığımsa eleştirinin
ve eleştirenin nasıl olması gereğidir veya dilim döndüğünce elbette
öznel bir açıdan eleştiriyi ve eleştireni anlatma gayretidir.
Günlük yaşamda giydiğimiz bir giysi, söylediğimiz bir söz, yaptığımız
bir şaka, gösterdiğimiz bir tavır hep beğenilsin ve kabul görsün
isteriz. Başkalarının onayladığı tercihlerimiz bizim kendimize
güvenimizi arttırabilir. Her ne kadar başkalarının ne söylediğiyle
ilgilenmediğimizi söylesek de uygulamada ve düşünce evrenimizde bu
kesinlikle böyle değildir.
Öyleyse eylemlerimiz ve tercihlerimizi başkalarının da beğenilerine
sunmuş oluruz. Özellikle sanat eserlerinde edebiyatta müzikte ve
hatta sporda bu daha da önemli hale gelir.
Bir yazar için bütün yazdıklarının beğenilmesi ve benimsenmesi diye
bir şey olamaz aslında. Ancak pek çok yazar beğenilen eserlerinin
ardından adeta kendilerini tekrar durumuna düşmüş sonraki eserinde
beklenen verimi sağlayamamıştır. Belki de eleştirinin biçimi insanı
yanıltacak kadar etkili olabilir olumlu eleştiriler de gereklidir
ancak bence eleştiri aksaklıklar üzerinde olur ve yol gösterici olursa
başarının anahtarı olur ki bu aynı zamanda insanı da öz eleştiriye
götüren serüvenin başlangıcıdır.
Öz eleştiriden önce eleştiriye bir bakalım. Hepimiz birer
eleştirmeniz aslında ..gördüğümüz bir olayı, okuduğumuz bir yazıyı ,
izlediğimiz bir oyunu veya seyrettiğimiz bir maçın hakemini ve
oyuncularını değerlendiririz.
Şöyle olmalıydı, bunu yazmalıydı veya böyle oynanır mı tarzında ve
çoğu kez derinliği olmayan sığ ve duygusal eleştirilerdir bunlar.
Yanlış anlaşılmasın bunlar neden var demiyorum zira böyle bir soru
çok anlamsız olur. En başta söylediğim gibi eleştiri yaşamın bir
parçasıdır çünkü.
Fakat bir yazıyı okuyup eleştirmekse söz konusu olan orada durmak ve
düşünmek gerekir. Eleştiren kişi mutlaka eleştirdiği kişiden iyisini
yazabilme iddiasında bulunmayabilir. Hatta bulunmamalıdır. Mutlaka
kriterler ölçütler kullanmalı ve yapıcı olmalıdır. Acımasız olabilir
ama ahlaksız olmamalıdır hakaret etmeden sert ve keskin eleştiriler de
yapılabilir. Eleştirenin amacı elbette ki yazdıklarının da içeriğini
üslubunu belirler. Kendi sevmiyor olsa da güzel olan şeyleri de
dillendirmeyi bilmeli duygularından biraz olsun uzaklaşabilmelidir ve
hiç akıldan çıkarılmaması gereken tutarlı olmalı bir eleştirmen. Gerek
fikirlerinde gerekse tarzında ve kriterlerinde. Üstelik eleştirmen
alternatifler de sunabiliyor ve başka çözümlerden söz edebiliyorsa bu
daha da ikna edici olacaktır.

Şimdi de eleştirilen kimsenin neler yapabileceğine bakalım. Bence
sağduyulu bir yazar ,sanatkar , sporcu eleştirilere kulak vermeli ve
değerlendirmelidir. Bravo aslanım kaplanım helal olsun yürü be koçum
tarzındaki sığ ve göstermelik eleştirilere aldanmamalı ve kaygan
zemine dikkat etmelidir. Yapılan her eleştiri kişide savunma güdüsünü
harekete geçirip hırslanmasını sağlayabileceği gibi içten içe
özeleştiri mekanizmasını da harekete geçirecek ve yenilik arayışını
yeni şeyler ortaya koyma çabasını beraberinde getirecektir.
Özetle söz gelimi bir yazarsa eleştirilen , her yazdığı beğenilip
kutsanan bravolar la sen büyüksünden başka değerlendirilmeyen yazar
için bu ancak zillettir.
Sonuç olarak eleştiri bir tür muhalefettir ve muhalefete her zaman
ihtiyaç vardır. Hiçbir muhalifin kalmadığı ve muhalif olanların hain
kabul edildiği bir sistemin gelişme ve ilerleme şansı ne kadar azsa
eleştirisiz bir hayatın ve eleştirilmeye tahammülün olmadığı bir
siyasetin de devamı o kadar zordur.
Tüm hayatta sporda ,sanatta, bilimde ve siyasette eleştiriye tahammül
ve muhalif görüşlere saygı prensibimiz olsun.

Yorum yazabilirsiniz...