Gözyaşı Kelebekleri

Belki de sonsuza dek sürecek sürgünün; bu sonlu ilkbaharında gözlerimden dökülen lirik gözyaşları; rengârenk kanatlarıyla kelebeklere dönüşüyor. Bu renk cümbüşünden kelebeklerim gözlerimden gözlerinizin bahçelerine yolculuklara çıkarken; gök kuşaklarını havada iz olarak asılı bırakıyor. Tüm gözyaşı kelebekleri, sekmeksizin gözlerinizin bahçelerine tüyden dokunuşlarla konuyor. Kanat uçları gözyaşı maviliğini barındırırken; ebemkuşağı renkleri ise gözlerinizde belki de ironik mutlulukları çağrıştırıyor…

Sessizliğin sesine sahip kelebeklerim, göz bebeklerinizde duyguların senfonisini bestelerken; düşsel bir yaşamın melodik dokunuşlarının notalarını saklıyorlar, saklımızda olana. ‘mavi gözyaşı kelebekleri ‘nin sürgün mevsimlerinde sessiz bir çığlık olarak haykırdığı ölüm gerçeği ise uçları eguvani bir aldanıştır bizlere…

Her vacip olan katlimden sonra, cesedimin giydiği üryan giysinin aynada ki yansısı kelebek desenlere dönüşürken; kayıp ruhum; gülümsemelerimle ‘gözü yaşlı mavilikler’ damıtıyor. Her mavilik içinde taşıyorken bir kelebek hıçkırığını; sürgündeki baharın bilge çiçeği papatyaları, sırılsıklam maviliklerimle büyütüyorum, insanlık dünyaya birazcık daha kelebeksi bakabilsin diye…

Hangi hüzün kozasında bekletiyor kelebekler özgürlüğü?
Hangi özlemdir bu renk renk çiçeklerin puldan kanatlara?
Hangi aşkın öyküsüdür bu sonsuz yaşam?
Zaman kanat dağıtıyorken tırtıllara niyedir insanın bu sürüngensi yaşamı?
Kanat sesleriyle cevaplıyordu soruları Gözyaşı kelebekleri, renkleri belirsiz sözcükler döküyordu kozalardan ve bir kelebeğin ütopik yaşamı böyle beden buluyor Seyduna’nın hıçkıran mavilik türküsünde…

Masum ve siğil yüklü bir sol elin başkalaşımındaki evrimdir kelebeklerin hikayesi. Bir tırtıl bekleyişi ile çoğalan ‘gözyaşı kelebeklerim’ acıyan kalbimin ağır işçileri olarak ancak bu kadar sözü taşıyabildi…

Gülümsemelerim ve teşekkürlerim tüm kelebeklere…

Yorum yazabilirsiniz...